Mack. Sadece Işık ve Renk sergisine ışığın renk üzerine etkisini incelemek ve bunun üzerine konuşmak için gittik..

Müzenin açılışını beklerken..

Müzede heykel olmak..

Müzeye ilk girdiğimizde bizi masaya yansıyan bir gökkuşağı karşıladı.

Dora: Özge inanamıyorum masada bir gökkuşağı.
Eren: Bunun kaynağını bulmamız gerek.
Ali Mert: (görevlilere sorarak) Acaba gökkuşağının nasıl olduğunu bulmak için yukarı çıkabilir miyiz? Çünkü su bulmalıyız yansıma için.
Görevli: Tabi ki bakabilirsiniz.
Dila: Bu kocaman gökkuşağının sebebi bu camdaki küçük su damlaları.
Oya: Vay canına nasıl bu kadar büyük.
Eren: Buradan ışıklar yansımış ve masaya düşmüş.
Özge: Yeri değişir mi acaba?
Yaman: İşaretleyelim bakalım.
Özge: O zaman izin alalım ve bu gökkuşağının başlangıç bitiş noktasını işaretleyelim.
Ali Mert: Ben alırım hemen. Biz buraya çizgiler yazabilir miyiz kalemle?
Görevli: Görebileceğiniz kadar küçük çizin lütfen.
Gökkuşağının başlangıç ve bitiş noktasını işaretledik ve gezi sonunda tekrar dönmek için oradan ayrıldık.



Işığın renk geçişleri etkisi üzerine konuştuk ve oluşan renk tonlarını inceledik.

Dila: Bakınca hepsi turuncu gibi ama biraz açık biraz koyu
Deniz: Bunu sağlayan şey gözümüz aslında. Renk körü gelse buraya böyle göremez.
Uğur: Özge tam 61 tane farklı renk var burada.
Dora: 12 tane yeşil tonu inanamıyorum.
Ali Mert: Burada fırçalarla yuvarlak yapmış bir sürü renk kullanmış. Dikdörtgenler var mavi. Onlar sanki koyu gibi gösteriyor bize.



Geziyi tamamlamadan önce gökkuşağının yerinin değişip değişmediğini gözlemlemek için gökkuşağını ilk gördüğümüz yere gittik.

Yaman: Gökkuşağı gitmiş ama.
Uğur: Bunun nedeni ne acaba tekrar bakalım.
Oya: Sular kurumuş çünkü ve ışık gökkuşağı yapmıyor artık..
Okula döndüğümüzde Mack’ten etkilenerek renklerin tonlarını keşfetmeyi denemek istediler.. Açıktan koyuya koyudan açığa nasıl geçebileceklerini Fırat’tan destek alarak deneyimlediler ve sonra kendi tonlamalarını yarattılar.


